Bu bloga abone ol
en güncel öyküler
Bu Blogda Ara
Bu sitede zaman zaman, hayata dair bir çok yaşanmışlık, değişik bakış açıları, farklı düşünme biçimleri ve etkileyici öyküler bulacaksınız. Keyifli okumalar.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
KUZEY KORE DÜNYA'YA KAFA MI TUTUYOR?
Malumunuz son günlerde yaptığı nükleer deneme sonucu hepimizin dikkatlerini üzerine yoğunlaştırdığı ve fakat hakkında çok fazla bir şey bilmediği, gittikçe kapalı ve tehlikeli bir ülke konumuna gelen Kuzey Kore'nin dünya üzerindeki etkisinin ve lider Kim Jong-Un'un ruh dünyasının farklı bir bakış açısıyla kaleme alınmasının zamanı çoktan gelmişti. Özellikle kapalı ülkelere olan ilgim beni senelerdir Kuzey Kore üzerine yoğunlaştırmış ve beni bu doğrultuda farklı kaynaklardan araştırmalara sevk etmişti. İnternette, sosyal medyada ve tüm yazılı-görsel basında ansiklopedik bilgiler epeyce sıkıcı hale gelmişken, hem Kuzey Kore'yi fiziki, siyasi ve küresel anlamda hem de Kim Jong-Un'u enteresan kişiliğini akıcı bir dille anlatmanın keyifli olacağına inanıyorum. Hadi o halde artık başlayalım.
Başkenti Pyongyang olan Kuzey Kore yukarıda da görüldüğü gibi Çin'in doğusunda, Güney Kore'nin kuzeyinde, Japonya'nın da batısında yer alan, toplam nüfusu 25 milyon civarında olan bir yarım ada ülkesi. Garip bir ülke çünkü kapalı kutu. Ne yaparlar, ne yer ne içerler, ne giyerler, neye inanırlar, ne ile geçinirler, ne alırlar ne satarlar pek bilinmez. Bu ülke hakkında sınırlı bilgiler ise kısaca şunlar; Bunlar II. Dünya savaşında, altlarındaki komşuları Güney Kore ile deli gibi savaşmışlar. Hepimizin sohbetlerinde sık sık başvurduğu ya da duyduğu ama detayını hiç bilmediği " Türkiye'de Kore'ye asker göndermiş" lafı da buradan gelir aslında. Arkadaş, tamam da niye gönderilmiş onca asker, bizim askerlerin tâ orada ne işi varmış diye kimse sormaz. Benim dedem Kore şehidi ya da falanın dedesi Kore gazisiymiş sözlerini duymayanımız kalmamıştır.
Şimdi bunlar iki kardeşmiş aslında. Güzel güzel geçiniyorlarmış. Tâ ki 1945 yılına kadar. O sene aralarında bir soğukluk olmuş. Malum II. Dünya savaşından sonra da bir " Soğuk Savaş" lafı hızla yayılmaya başlayınca bunu ciddiye alan iki ülkenin dargınlığı biraz daha büyümüş. Zaten Kuzey Kore'nin etrafındaki arkadaşları Rusya ve Çin'de yapı gereği soğuk ülkelermiş. Gel bizimle takıl ne işin var elin Güney Kore'si ile deyip Kuzey Kore'nin aklını iyice çelmişler. Güney Kore'nin içine düştüğü boşluğu gören ve yalnızlığını bir nebze olsun dindirmeye çalışan ABD ise Güney Kore'ye bir mektup yazmış. Mektupta şöyle diyormuş kısaca; " Sevgili arkadaşım Güney Kore mektubuma başlamadan önce gözlerinden öper, Allah'ın selamının üstüne olmasını niyaz ederim. Duydum ki uzak Asya ellerinde pek bir yalnız kalmışsın. Yukarıdaki komşunla da artık konuşmaz olmuşsun. Bir sıkıntın bir isteğin olursa, konuşacak dertleşecek birilerini ararsan ben her zaman buradayım. Türkiye'nin de selamları var. Bir dost..."
Güney Kore ABD'nin bu mektubunu ve Türkiye'nin selamını karşılıksız bırakmamış. Onları yazdığı mektupta ülkelerine davet etmiş. Gelin hep beraber şu Kuzey Kore'nin ağzını yüzünü bi kıralım demiş. Bu çağrı karşılıksız kalmamış. ABD ve Türkiye'de pılını pırtısını toplamış Güney Kore yollarını tutmuş. Vardıklarında " Noluya lan burda" diye ABD diklenmiş hemen. Güney Kore olanı biteni bi güzel anlatmış. Çağırın şu Kuzey Kore'yi adam gibi konuşalım yoksa kötü olur demişler. Kuzey Kore gelmiş. ABD anlatılanları dinledikçe sinirlenmiş ve Kuzey Kore'ye şaplağı patlatmış. Git kendi bahçenin önündeki kumlarda oyna deyip göndermiş onu evine. Kafasını önüne eğen Kuzey Kore iyice içine kapanmış. Güney Kore'ye de seni bi daha rahatsız eden olursa bana haber ver deyip Türkiye'yi de yanına alıp ayrılmış oradan. O gün bu gün Kuzey Kore ile Güney Kore birbiri ile küs. Bir bardak su vermezler birbirlerine. Kuzey Kore'de gitmiş yeni arkadaşları Rusya ve Çin'le gezip dolaşmaya, nükleere silahlar yapmaya başlamış.
Yukarıdaki esprili anlatım tarzını bir tarafa bırakırsak, Kuzey Kore'de yaklaşık 72 yıldır kapalı komünist bir rejim hüküm sürmekte. Ülkede hanedanlık sistemi (babadan oğula geçiş) devam etmekte. Ülkede internet ve sosyal medya tamamen kontrol altında, her siteye girmek mümkün değil. Giyim tarzları, saç kesimleri ülke lideri tarafından belirleniyor. Yurt dışına seyahat etmek devletin özel görevlendirmeleri dışında yasak. Ülkeye turist gelmiyor. İzinsiz fotoğraf çekmek yasak. Ülke'nin %85'i dağlık. Geçim kaynakları genel de tarım. Milli gelirin %35-40 arası savunmaya harcanıyor. Dünya'nın en büyük beşinci ordusu Kuzey Kore'de. Nüfusun dörtte biri ordu içinde görevli. Ve asıl bomba, Kuzey Kore kıtalararası balistik nükleere füzeye sahip. Menzili yaklaşık 7000 km. Yani şu an ABD'nin batısında bulunan Guam şehrini vurabilecek güçte.
İLGİNÇ BİR PORTRE; KUZEY KORE LİDERİ "KİM JONG-UN"
Resimdeki tosun aslında babasının dördüncü evliliğinden olma ikinci çocuk. Babasının bu evliliğinden üç çocuğu var. Abisi cezalı.(onu birazdan anlatacağım). Küçük kardeşin değişik cinsel tercihleri var. Kim Jong-Un 1983 doğumlu. Daha dünkü çocuk ama ülke yönetiyor. Biraz da şanslı aslında, yoksa kendisine sıra falan gelmezdi. Bu arkadaş İsviçre'de Cenevre'de okuyor. İsviçre'ye de hanedanlık mensubu olduğu anlaşılmasın diye sahte pasaport ile gönderiliyor. Okulda babasının taksi şoförü olduğunu falan söylüyor ama herkes kim-in kim olduğunu biliyor:) Bir oturuşta on insanın yediğini yiyor diyenler var. Basketbol ve tenis ile ilgili. Özellikle saat farkı olmasına rağmen ABD NBA maçlarını canlı olarak izliyor. Kuzey Kore'nin %98,8'i ateist olmasına rağmen bu kardeşimiz Mıcheal Jordan'a ilah gibi tapıyor. Okulda çok başarılı değil. Orta halli. Kafa fazla basmıyor, içine kapanık, utangaç ve iletişim kuramayan bir çocuk aslında. On sekiz yaşında ülkesine dönüyor tekrar. Babası o aralar hasta. Normalde abisinin hanedanlığın başına geçmesi gerekirken babası abisine çok kızıyor. Çünkü abisi zamanında sahte pasaporta Japonya'ya kaçmış ve orada Disneyland'ı ziyaret etmiş. Düşünün bu bile yasak! Bildiğin oyun parkı lan. Küçük kardeş de yukarıda dediğim gibi farklı bir cinsel eğilimde. Babanın eli mahkum ortanca oğlanı mecbur geçirecek başa. Vasiyetini veriyor. El mecbur şu bizim ortanca oğlan geçsin bari diyor ülkenin başına. Bununda tavrı, davranışları çok tuhaf. Mesela saç kesim şekli. İlginç bir ara bilgi daha veriyim. Şu an Kuzey Kore'deki erkeklerin %90'ı berbere gittiklerinde saçlarını Kim Jong-ın'in saçları gibi kesilmesini istiyorlar. Kafayı nükleer silahlara takmış durumda. Oyuncak gibi oynuyor resmen. Kendi kafası pek basmıyor ama etrafındaki askerler sürekli nükleer deneme peşinde.
Kuzey Kore 2010 yılında Nükleer Silahların Yayılmasını Önlemeye dair andlaşmadan ayrılmış .Ayrılma sebebi de ülke olarak nükleer tehdit altında olduğunu hissediyor olması.2010' dan bu yana da deli gibi nükleer silah üretme derdinde. 2012'nin aralık ayında Kim Jong In'in ülkenin başına geçmesi ile birlikte bu istek ve arzu daha da artmışa benziyor. Elbette dünya da tek nükleer silaha sahip olan ülke Kuzey Kore değil ama bu ülke son zamanlardaki yaptığı denemelerle ne yapmaya çalışıyor peki? Şu an resmi olarak ABD, İran, Hindistan, Pakistan, Çin ve Fransa nükleer silahlara sahip. Fakat bu silahlar Kuzey Kore'nin son denemesinde Japonya'nın üzerinden attığı nükleer silahın potansiyel gücünün yanından bile geçemez. Yapılan araştırmalara göre Japonya'da Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombasının yarattığı etkiden dokuz kat daha büyük bir etki yaratacağı ve aynı zamanda 8.3 şiddetinde bir deprem olasılığından bahsediliyor. Bu korkunç senaryoya bir de menzil kabiliyeti eklendiğinde aslında dünyanın küresel anlamda müthiş bir nükleer silah tehdidi altında olduğunu anlamak zor değil.
Sanırım Kim Jong-In'in son zamanlarda dünyaya vermeye çalıştığı mesaj şu; " Ey dünya ben buradayım, güçlüyüm ve beni bu küresel oyunda kale alacaksınız. Şakam yok!" demeye getiriyor. Hadi gerçekten şakası yoksa?
A-2 İhsan ÖZTÜRK 04.09.2017 Pazartes
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar