Bu bloga abone ol
en güncel öyküler
Bu Blogda Ara
Bu sitede zaman zaman, hayata dair bir çok yaşanmışlık, değişik bakış açıları, farklı düşünme biçimleri ve etkileyici öyküler bulacaksınız. Keyifli okumalar.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
KİTAP ÜZERİNE
KİTAP NASIL OKUNUR?
Sanırım bu tür yazılar bulmak
epeyce zorlaştı. Günümüzde kitap üzerine yazılan yazıların çoğu ya kitap
satışları üzerine ya da düzenlenen kitap fuarları ile ilgili. Kitabı hem fiziki
hem de ruhi açıdan incelemek, irdelemek ve irşad etmek angarya bir iş oldu
artık!
Benimkisi ise bu kategoride bir
boşluk doldurmak değil, naçizane kitaba nasıl muamele ediyoruz, onu ciddiye
alıp gerçekten sahipleniyor muyuz yoksa hızlı bir atıştırmalık gibi bir çırpıda
tüketiyor muyuz? Sesli mi sessiz mi okuyoruz? Yatarak mı,oturup çalışma
masasında mı okuyoruz? Aksesuarlı mı sade mi okuyoruz? Çiziyor muyuz? Karalıyor
muyuz? Fosforlu kalem kullanıyor muyuz? Kitap kenarına, altına üstüne not
alıyor muyuz? Kitabı elimize aldığımızda önce neresine bakıyoruz? Kitap
seçiminde arka kapak kısmını ne kadar okuyoruz? Kitaba başlamadan önce
içindekiler kısmını okuyup bir fikir ediniyor muyuz? Kitap basım tarihi ,baskı
sayısını, kitabın editörünü, yayın evini, ne kadar inceliyoruz? Ne tür kitap okumamız gerektiğini
biliyor muyuz? sorularına bir nebze olsun cevap verebilmek...
KİTAP CANLI MIDIR?
Bu suale verilecek en anlamlı
cevap her beşerin kitaba dair kendi içinde verdiği yanıtlarda saklıdır aslında.
Biraz daha açalım mevzuyu. Kendimden örnek vermek gerekirse; ben kitabı hep
yaşayan bir canlı olarak tahayyül ettim.
Hem kitabı oluşturan kağıdın geçmişini düşündüğümde hem de içindeki
satırları oraya işleyen kişinin nefes alışı benim için yeterliydi. Dolayısıyla
kitaba her zaman yaşayan, nefes alan bir canlı muamelesi yaptım/ yaparım.
Dokunurum kitaba, hissetmeye çalışırım, gözlerimle severim, varlığının bana
huzur verdiğini hissederim her daim. Özlerim onu. Kaldığım sayfaya ayracı
koyduğumda boynu bükük beni beklediğini düşünürüm hep. Koklarım sayfalarını.
Saman kağıdın damarlarına işlemiş talaşların tadı dilime dokunur sanki. İyi
davranırım ona, sayfalarının kulaklarını da bükmem, elimde gezdirirken rulo da
yapmam! Saygı gösteririm, hem işçisine hem yazarına. Tozlu bırakmam mesela,
gözüme hoş görünsün isterim, arada bir cilalarım onları... Kızmam, kızamam
onlara... Yalnızlığımı paylaşan, geceme dost olan, yol arkadaşım, sırdaşım olan
birine nasıl kızmıyorsam kitaba da kızmam...
Hülâsa yukarıda yazılanları okuyan kişi
kitabın canlı olmadığını düşünür mü hala?
KİTAP OKUMAK CİDDİ BİR EYLEMDİR
Öncelikle saygı duymak gerekir
kitaba. Okumadan önce bir ön hazırlık yapılmalıdır kanmca. Her kitap okuyan
kişinin ritüelleri olmalıdır. Herşeyden önce kitap çalışma masasında ,masaya özenle bırakılmış şekilde okunmalıdır.
Kimi sesli kimi sessiz okuyarak
anladığını söyler ve hatta kimileri müzik ile kitap okumanın hoşuna
gittiğinden bahseder!
Kitap okumak konsantre işidir.
İşte tam da bu yüzden kitap ne sesli, ne de müzikle okunur.Kitap okurken
dudaklar kımıldamaz.
Kitap sessiz ve derinden okunur.
Anlamanıın ve idrak etmenin temel şartı budur. Konsantrenin kaybolmaması ve
uzun soluklu okuma yapmak için fiziki durumumuzu çok iyi ayarlamalı ve son
şeklini verdikten sonra okuma eylemine geçilmelidir. Kitaba ne çok eğilmeli, ne
de çok tepeden bakılmalıdır. Herkes kendine göre açısını ayarlamalı ve uzun
müddet aynı açıda kalabilmeyi başarabilmelidir.
KİTAP VE AKSESUAR
Kitap aksesuarsız
okunmaz/okunmamalıdır. Kışın karda elinize taktığınız eldiven, yazın güneşte
gözünüze taktığınız güneş gözlüğü ne ise kitabın yanında bulunan aksesurlar da
odur. Bu aksesuarlar kitabın mütemmim cüz-i dir yani tamamlayıcısı.
Öncelikle kitap okuyacağımız
masada ufak bir masa lambası olmasında büyük fayda var. Lambadan yayılan ışık
oldukça loş olmalı ve gözü yormamalıdır. Lambanın görselliği sizin tercihiniz
elbette ama ben eski tip masa lambalarından yana tercihimi kullanıyorum.
Modernliğin kişiyi okuma konusunda motive etmediğini düşünüyorum.
Masa lambasının okuma üzerine en
mühim katma değeri odaklanmadır. Özellikle kitap ve çalışma masası üzerini
aydınlatan lamba, dikkat dağınıklığının önüne geçip müthiş bir derinleşme
sağlar.
Aksesuar olarak renkli fosforlu
kalem ve ince uçlu renkli kalemler bulundurmakta fayda var. Renkli kalem
bulunamıyorsa sıradan bir kalem mutlaka bulunmalı.
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum
ANITKABİR’de Atatürk’ün kitaplarını yakından incelediğinizde kitabın üzerinde
bir çok yerde not alındığını görürsünüz. Ulu önderin bu yöntemi boşa yapılmış
nafile bir çaba değildir.
KİTAP OKURKEN NEDEN NOT ALMALIYIZ?
Kitap okumak kitabı yazan kişiyle
konuşmaktır. Yazarın düşüncelerine katılmak ya da onu eleştirmektir. Tüm
bunları yaparken kendi düşünce dünyamızı devreye sokmaktır, bir şeyler
katmaktır yani katma değer üretmektir. Düşünsel faaliyete başladığımızda
okuduğumuz kitaptan lezzet alırız. Ayrıca aldığımız notları sonra dönüp
okuduğumuzda kitabın bizlere vermek istediği ana fikri unutmamış oluruz.
Kısacası işte tam da o zaman kitap hayatımıza dokunur.
KİTAP OKUMAYA NASIL BAŞLANMALI?
Diyelim bir kitap almak için
kitapçıdayız. İlk yönleneceğiniz yer neresi olurdu? Diyelim kararsızsınız o
zaman yapacağınız şey elinize aldığınız kitabın öncelikle arka kapağına bir göz
atmak olmalı. Kitabın ne anlatmak istediğini size söyleyen, ana fikri hakkında
bilgi veren tek nirengi noktası burası. Ardından ön kapağı aralayıp baskı
sayısına ve basım tarihine bakmakta fayda var. Bu da bizim için yol gösterici
olabilir .Kitabımızı aldık ve okumaya başlayacağız, kitabı daha kolay anlamamızı
sağlamak için ön kapağı kaldırıp içindekiler kısmını şöyle bir gözden
geçirmeliyiz. Kitabı okurken dolu dolu ve anlamlı bir okuma yapmak için bu
işlem şart. İyi bir yayın evi ve sağlam bir editör de okuyacağınız kitabın ballı
kaymağı.
NE TÜR KİTAPLAR OKUMALIYIZ?
İşte zurnanı zırt dediği yer
burası. İnsan önce kendi iç dünyasına bir yolculuğa çıkmalı ve eksiklerini
bilmeli. Çıktığı yolculukta hayata dair istekleri, öngörüleri, hayalleri,
ihtiyaçları nelerdir bunları sorgulayabilmeli. Tüm bu sorgulayışlardan sonra
devinim gösterip dönemsel çizgilerini belirleyebilmeli ve okumalarını bu doğrultuda yapabilmelidir.
Yukarıda” kitapçıya girdiniz
nereye yönlenirsiniz” sorusunu bu yüzden sordum? Yönünü bilmeyen insan hiç bir
yere gidemez ve kaybolur. Rastgele kitaplar alır eline ve trend olmuş kitapları
kovalar. Oysa ne istediğini bilen insan süratle istediği yere doğru hamle
yapar.
Dönemsel okumalar en faydalı
olanıdır. Din, din felsefesi, din ve bilim ilişkisi, evrim teorisi,
tasavvuf, dinler tarihi, kuran meali,
tefsir, ilmihal, kelam, fıkıh, dünya klasikleri, Türk edebiyatı, dünya tarihi,
yakın tarih, kişisel gelişim, iş ve girişimcilik kitapları, roman, deneme,
sanat, şiir, siyaset, ekonomi, bilim kurgu.... her ne ise yeter ki ne okumak
istediğinizi ve hayata dair neye ihtiyacınız olduğunu bilin. Çünkü hepimizin
bir kalbi, bir beyni ve bir hayatı var...
Ziyan etmeyin/etmeyelim...
A-2 İhsan ÖZTÜRK 19.12.2017/Salı 20:00
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Popüler Yayınlar
KUZEY KORE DÜNYA'YA KAFA MI TUTUYOR?
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar